Over (Yumurtalık) Kistleri Tanı ve Tedavisi

Gerçekte kistler içi sıvı dolu normal dışı oluşumlardır. Halk arasında kist tabiri içi sıvı ya da katı normal dışı oluşumlar için kullanılmaktadır. Ya da bunun yerine kitle de denmektedir.  Yumurtalık kisti dediğimizde aslında çok geniş patolojiler yelpazesinden bahsetmekteyiz. Yumurtalıkların (tıbbi adı ile overlerin) olduğu bölgeye adneksiyel bölge diyoruz. Bu bölgede olan normal dışı her oluşumu yumurtalık kisti diye tabir etsek de aslında bu bölgede sadece yumurtalıklar yok, aynı zamanda tüpler, idrar kanalı, büyük damarlar, ince ve kalın barsaklar, rahmin yan kısımları ve yumuşak dokular bulunmaktadır. Yani bu saydığımız yapılara ait herhangi bir normal dışı oluşum karşımıza bu bölgede bir kitle ile çıkacaktır ve biz ultrasonografi ile baktığımızda bu bölgede farklı, olmaması gereken bir yapı gördüğümüzde tıbbi adıyla adneksiyel kitle halk arasındaki tabiri ile de yumurtalık kisti diyebilmekteyiz.

 

Genital Anatomi
Kare içerisindeki bölge adneksiyel bölge olarak adlandırılmaktadır.

Gerçek yumurtalık kistleri yani sadece yumurtalığın kendinden kaynaklanan kist ya da kitleler çok çeşitli olabilmektedir. Çünkü yumurtalıklarda birçok farklı hücre tipi bulunmaktadır ve bunların her birinden tümöral oluşum gelişebilmektedir. Bazen de tümör olmadığı halde kitle yapan durumlar vardır; yumurtalık apsesi, dış gebelik veya çikolata kisti (endometrioma) gibi.

Yumurtalık kistlerini kabaca tümöral olmayan ve tümöral kistler diye iki gruba ayırabiliriz. Tümöral kistler ya da kitlelerde kendi içinde iyi huylu ve kötü huylu olarak ikiye ayrılır.

Tümöral olmayan kistler; fonksiyonel kistler, apseler ve çikolata kistleri gibi kistlerdir.

Tümöral kistler ise yumurtalıktaki herhangi bir hücreden gelişen normal dışı oluşumlardır. Çoğunlukla gördüklerimiz yumurtalık dış yüzeyini kaplayan ve karın iç yüzeyi ile aynı yapıya sahip olan dokudan gelişen kistlerdir (en sık görüleni Seröz kistadenom, daha az müsinöz kist adenom görülür). Yine yumurtalıktaki germ yani üreme hücrelerinden gelişen tümörler vardır, içinde saç, kıl, kemik ya da iç organlarımıza benzeyen yapıların olduğu. Çoğunlukla cilt ve elemanlarını içerdiği için dermoid kist denir bunlara ve genelde bunlarda iyi huyludurlar, nadiren kanser formları ile karşılaşırız. Daha önce de belirttiğim gibi her tümoral yapı kanser değildir. Çoğu genelde iyi huyludur.

Yumurtalık kistlerinin çoğunun (yaklaşık %90) tanısını ultrasonografi ile koyarız, tümöral kistlerden şüphelendiğimizde ya da tanıdan emin olmak için; pelvik MR, renkli Doppler Ultrasonografi ve kandan bakılan tümör belirteçleri gerekir.

Fonksiyonel Kistler

Üreme çağı yani yaklaşık 15-45 yaş arasındaki kişilerde gördüğümüz yumurtalık kistlerinin neredeyse %90’ı bu gruptadır. Bu kistler genelde oluşan yumurtanın atılamaması, ya da atıldıktan sonra kalan yapı içine kanama olması veya kanama olmadan kistleşip büyümesi gibi durumlarda karşımıza çıkar. Genelde bir yumurta iki santimetre civarında iken çatlama olur ve bizim folikül dediğimiz halk arasında yumurta diye tabir edilen bu 2 cm’lik yapının içindedir gerçek yumurta. Gerekli çatlama uyarısını aldıktan sonra (bu da hormonal uyuma bağlıdır) içindeki yumurta çatlama ile atılır ve kalan yapı sonraki adete kadar giderek küçülür. Bu yapı 2 cm’den daha büyükse genelde kistleşme söz konusudur. Çoğu zaman bu durum kendiliğinden olur ama bazen de bizim verdiğimiz yumurtlama ilaçları ile de olabilir. Klinikte karşımıza kasık ağrısı ve adet gecikmesi ile çıkarlar bu hastalar ve bu durum dış gebelik ile de karıştırılabilir. Bu kistler yavaş yavaş büyürse klinik bulgu vermez, hızlı büyürlerse genelde kasık ağrısı yaparlar. Çok nadiren de rüptür yani halk arasındaki adı ile patlama olur. Çoğu bu tarz kist patlaması kendiliğinden geçer, bir şey yapmaya gerek yoktur ancak bazen de patlama sonrası karın içine kanama olabilir. Öyle durumlarda acil müdahale gerekir. Bu kistler genelde 4-5 cm civarı olurlar ve sonra giderek küçülürler. Nadiren 10 cm’ye kadar büyüyebilirler. Bu kistlerin %90’ının tanısını jinekolojik ultrasonografi ile koyarız, ek teste gerek kalmaz. Ancak bazen kist içine kanama gibi durumlarda diğer tümoral kistlerden ayırımı zor olabilir ve bu durumda yukarıda bahsettiğim ekstra testlere ihtiyaç duyarız. Tedavide genelde bir şey yapmamız gerekmez, bu kistler kendiliğinden geçerler. Ancak beraberinde adet düzensizliği gibi durumlar varsa, hastanın gebelikten de korunmaya ihtiyacı varsa çoğunlukla oral kontraseptif dediğimiz doğum kontrol haplarını kullanırız. Korunmaya ihtiyacı yoksa tek başına progesteron içeren tabletler de bir seçenek olabilir. Genelde 3-4 aylık takip sonucu geçmiş olsalar da çoğunlukla bir sonraki adete kadar küçülürler. 6 ay beklenmesine rağmen kist boyutunda değişiklik yoksa ya da büyüyorsa tanı yeniden gözden geçirilmelidir. 5-6 cm civarı ya da üzerindeki kistlerde boyutta büyüme olmasa dahi kistin kendi üzerine dönme ve acil operasyon gerektirme durumu oluşabileceğinden hasta ile belirlediğimiz bir tarihte kistin alınması yolunu tercih ederiz. Operasyon kapalı yani laparoskopik olarak yapılır ve yumurtalığa zarar vermeden sadece kist alınır. Hastanın bir şikâyeti yok ve düzenli takibe gelebilecekse takip te yapılabilir.

Çikolata Kistleri

Bu tarz kistler çoğunlukla endometriozis dediğimiz kadınlara özgü bir hastalığın yumurtalıklarda kist yapmış halidir. Neden olduğu, nasıl olduğu kesin bilinmemesine rağmen bazı kadınlarda adet zamanı dökülen rahim içi hücrelerinin tüplerden geri akımla karın içi boşluğa ve yumurtalıklara geçmesi ve orada çoğalıp her adet döneminde o bölgeye de kanama olması ile kistleştiği düşünülmektedir.  İçindeki çikolata kıvamındaki yapı birikmiş kan ve dökülen doku parçalarından oluşmaktadır. Bu kistler bazen klinik bulgu vermezken bazen de kasık ağrıları ve adet ağrıları ile karşımıza çıkarlar. Sıklığı tam olarak bilinmemekle birlikte Endometriozis hastalığının kadınların %4-5 gibi bir kısmında olduğu düşünülmektedir. Hiç bulgu vermeden sezaryen sırasında tesadüfen karşılaştığımız durumlarda vardır. Tanıdan emin olduktan sonra yaklaşım hastanın yaşı, şikâyeti, çocuk isteyip istememesi ve kist boyutuna göre değişir. Bu tarz hastalıkta kesin çözüm olmadığından mümkünse operasyonsuz hormonal ilaçlarla tedaviyi tercih ederiz. Hastalık rahim dışında çoğalan rahim iç yapısı hücreleri ile olduğundan tedavide bu hücrelerin faaliyetini durdurmaya yönelik hormonal ilaçlarla baskılama tedavisi yaparız. Doğum kontrol hapları, sadece progesteron içeren ilaçlar ya da suni olarak menopoza sokan ilaçlar kullanılabilir. Hastanın yaşı menopoza yakın ve artık gebelik istemiyor ve ağrılardan çok mustaripse rahim ve yumurtalıkların tümünün alınması gibi yöntemlerde tercih edilebilir. Hatta bu durumlarda bazı karın iç bölgelerine hastalık yayıldığından olabildiğince oralardan temizlenmesi de önerilir. Operasyon yöntemi olarak yine kapalı operasyon seçilmelidir. Genç kadınlarda genelde de çocuk isteği ile karşımıza çıktığından mümkün olduğunca operasyonsuz tedavi edilmeye çalışılmalıdır. Ancak bazen yumurtalıkları kaplamış kistlerde kistin boşaltılması bile tedavi şansını artırabilmektedir. Yine de bu tarz operasyonların kesin çözüm olmadığı, kistin tekrarlama ihtimalinin yüksek olduğu bilgisi hasta ile paylaşılmalıdır.

Yumurtalık apseleri de genç ve cinsel olarak aktif kadınlarda sık gördüğümüz patolojilerdendir. Genelde ağrı ve ateş ile karşımıza çıksalar da bazen tek sorun ağrı olabilir. Burada doktorun dikkati, fiziki muayene ve ultrasonografi bulguları önemlidir. Kesin tedavisi antibiyotiklerdir. Yeterince iyi tedavi edilemeyen, geç kalmış, yanlış tanı almış kişilerde operasyon gerekebilmektedir. Bu hastalar iyi tedavi olsa bile sonrasında tüplerde ve karın içinde yapışıklıklar olabilmekte, dış gebelik ya da gebe kalamama gibi durumlarla karşılaşabilmektedirler. Yeterli antibiyotiğe rağmen küçülmeyen apselerin kapalı operasyonla ya da vajinal yoldan ultrason eşliğinde boşaltılması gerekir. Antibiyotik tedavisi 15-20 güne uzatılmalıdır.

Tümöral Kistler

Yumurtalıklarda aynı anda çok farklı hücre tipleri bir arada olduğundan her birinden tümoral oluşum gelişebilmektedir. En sık olanı yukarıda da bahsettiğim gibi yumurtalık yüzey dokusundan gelişen seröz kistlerdir. %80 civarı iyi huyludurlar. Kötü huylu olanlara kanser demekteyiz. Kanserlerden de en sık görüleni yine seröz tümörlerdir. Bu tarz tümoral yapılar özellikle yaş ilerledikçe daha fazla görülmektedirler. Kesin tedavisi operasyondur. Kist ya da kitle küçük ve takipte büyümüyorsa, hastanın şikâyeti yoksa takip yapılabilir. Ancak şüpheli kistlerde yani kanserden ayırımını net yapamadığımız kistlerde operasyon önerilir. Bu operasyonları, hemen ameliyathanede, çıkan parçanın patolojik incelemesi yapılıp ona göre ameliyat seyrinin nasıl gideceğine karar verilen frozen dediğimiz işlem eşliğinde yapmak isteriz. Yine operasyon kapalı başlanıp duruma göre açık operasyona geçerek devam edilir.

Daha ergenliğe girmemiş küçük kızlardaki kistlerin üçte birinin kanser olma ihtimali vardır. İyi değerlendirilmelidir. Çoğu takiple geçmektedir. Operasyon gerekirse frozen eşliğinde laparoskopik yapılması önerilir.

Over Torsiyonu

Yumurtalığın kendi üstüne dönmesi hali olan bu durum çok ağrılı bir durumdur ve acil operasyon gerektirir. Zamanında operasyon yapılmaz ise yumurtalıklara giden kan akımı kesileceğinden kangren dediğimiz dokunun kansız kalma hali ve maalesef yumurtalık hücrelerinin ölümü gerçekleşmektedir. Bu tarz durumlarda operasyonla sadece yumurtalığın detorsiyone edilmesi yani eski haline döndürülmesi önerilir. Yumurtalıklar çok kötü bile görülse alınması önerilmez. Eski haline getirilen bu tarz yumurtalıkların sonradan çalıştığı görülmüştür. Bazı deneysel çalışmalarda ameliyattan önce verilen antioksidanların (quercetin, hesperetin gibi) yumurtaların korunmasında etkili olduğu görülmüş olsa da henüz klinik kullanımı bulunmamaktadır. Sık olan yumurtalık torsiyonlarında tekrar etme ihtimaline karşılık yumurtalık karın yan duvarına sabitlenmektedir.

Yumurtalıklar karın iç yapısında bulunduğu için ona bağlı gelişen problemler de hemen bulgu vermezler. Yani sinsi gelişirler. Çok fazla büyüdüğünde ancak karın şişliği, mide de hazımsızlık, karında gerginlik gibi müphem bulgular verirler. O nedenle ancak sık jinekolojik takip yaptıranlarda yumurtalıklarda sorun var mı yok mu anlayabiliriz. Bu sayede belki bir kanseri erken aşamada yakalayabilir ve tedavisini yapabiliriz. Jinekolojik takiplerinizi ihmal etmeyiniz.